BARIŞ VE BEREKET MEDENİYETİNDE DEVLET VE DEMOKRASİ

447
Paylaş:

5 Ağustos 2020

“Hatırla ki, Rabbin meleklere: Ben, yeryüzünde bir Halife yaratacağım.”[1] ayetinde ifade edildiği gibi insanlar, yeryüzünde Allah’ın halifesi, yani O’nun adalet ve saadet kurallarını uygulamakla yetkili ve yükümlü olan birer vekili, kefili ve temsilcisi makamında ve sorumluluğunda yaratılmışlardır.

Bu “Hilafet” sorumluluğunu ise insanlar; fert fert tek başına değil, ancak hepsinin ortak iradesiyle teşekkül edecek, organizeli ve otoriteli bir “merkezi mümessil” yani “Devlet” tarafından yerine getirebilirler. Bu nedenle Allah’ın halifesi fert değil, Devlet olmaktadır. Öyle ise Devlet, fertlerin şahs-ı manevisi ve temsilcisi konumundadır. Kur’an’daki birçok ayetlerden ve Peygamberimizin bazı hadislerinden; “Bizden olmak, yani kendi değerlerimize ve doğrularımıza inanmak ve uygulamak ve evrensel hukuk kurallarına bağlı kalmak” şartıyla Devlet ve hükümetlerin, halkın iradesine yani onların her tercihi ve seçimi ile “Emaneti teslim ettiği ehil temsilcilere (Milletvekillerine)” dayanması gerektiği anlaşılmaktadır. Ve zaten bu tür bir yönetim şeklinin Yunancası Demokrasi, Arapçası ise Cumhuriyet olmaktadır.

Devamı için tıklayınız.

    Güncel makalelerimizden istifade etmek istiyorsanız lütfen aşağıdaki kutuya e-mail adresinizi yazarak bize gönderiniz.