Milli Çözüm Dergimiz Dış ülkeler (Amerika ve Afrika) temsilcimiz ve Yabancı Basını İzleme Ekibi üyemiz Yakut Özübüyük kardeşim, Amerika Derin Devletinin beyni sayılan CFR (Dış İlişkiler Konseyi)nin uzman Stratejistlere hazırlattığı; ABD’ye yönelik tehditleri Önleyici Öncelikli Tedbirler Anketi raporunun tercümesini bize ulaştırmıştı. CFR = Council on Foreign Relations (Yani Siyonist güdümlü Dış İlişkiler Konseyi’nin Center for Preventive Action) hesabına yayınlanan rapor; Paul B. Stares tarafından hazırlanmıştı. General John W. Vessey Çatışma Önleme Komitesi Kıdemli Üyesi bu şahsın Önleyici Eylem Merkezi adına çıkan anket ve analiz sonuçlarına göre, 2017 yılında ABD için sinsi ve tehlikeli bir tehdit halini alan Türkiye ile bir çatışma ve hesaplaşma kaçınılmazdı. İşte CFR’nin hazırladığı bu “Önleyici Öncelikler Anketi: 2017” raporundaki bazı başlıklar şunlardı:
Donald J. Trump özellikle çalkantılı bir zamanda Başkanlığa taşınmıştır. Onun yönetiminin ciddi bir dış krizle test edilmesi yakındır. Ana güçler arasındaki jeopolitik sürtüşme son yıllarda sabit şekilde artmaktadır. Dünyada bu güçlerin birbiriyle yüzleşebileceği birkaç kilit nokta vardır. Şiddetli çatışmalar Ortadoğu’yu, Kuzey Afrika’yı ve Güney Asya’nın çoğunu harabeye çevirmiş durumdadır. Bu ortam karşısında Amerika Birleşik Devletleri ve/veya müttefikleri aleyhindeki terör saldırıları ve son derece yıkıcı siber saldırılar giderek artmaktadır. Yeni Trump yönetimi daha çalkantılı bir dünyanın ABD çıkarlarına sunduğu riskleri yönetmede ne kadar aktif olmak istediğinde kararlı davranmalıdır. Krizler bazen gerçekten öngörülemeyen şekillerde ortaya çıkmasına rağmen, çoğu öngörülebilir durumdadır. Belirli krizleri önlemeye ve meydana getireceği potansiyel zararları hafifletmeye çalışmak için sırayla ihtiyati tedbirler almak kaçınılmazdır. Bununla birlikte, karar vericiler, ufukta baş gösteren tehlikeler hakkında düşünmek için çok az zaman ayırıyorlar ve daha az yönetim iradesi gösteriyorlar. Ayrıca, her zamankinden daha fazla günübirlik sorunları idare ederek vakitlerini tüketiyorlar. Sadece apaçık uyarı işaretleri olduğunda, karar vericiler tipik olarak tepki koymaktadır.
Sonuç olarak, Birleşik Devletler çoğu kez tehdit edici sorunlarla ve bazen pahalıya mal olan sonuçlarla; gecikmiş, aceleci ve projesiz karşılıklar vermeye zorlanarak hazırlıksız yakalanmaktadır. Bu problem, ileriye bakmak ve geleceğe yönelik tedbirler almak için düzenli ve titiz bir gayret olmadıkça sürekli karşımıza çıkacaktır. Bu gayret gösterilirse, politika üretenlere yardımcı olacaktır. Yoğun olan politika yapıcılar yalnızca ortaya çıkarılan riskleri takdir etmekle kalmamalı, aynı zamanda en endişe verici kaygılarla alakalı önleyici eylemler için sınırlı zamanlarını ve kaynaklarını öncelik sırasına koymalıdır. Potansiyel krizlerin hepsi artık, ABD için eşit risk oluşturmamaktadır. Bazılarının diğerlerinden daha tehdit edici olması doğaldır ve önleyici çabaları buna göre hızlandırmalıdır.
Son sekiz yıldır, Dış İlişkiler Konseyi (CFR) bu amaçla dış politika uzmanlarının Önleyici Öncelikler Anketi’ni yapmaktadır. Anket önümüzdeki yılda ortaya çıkabilecek veya kötüleşebilecek dünyadaki çatışmaları saptamak ve ABD’li karar vericilerin dikkatini nereye vermelerine yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Bir dizi adımdan sonra, Anketi yanıtlayanların ABD’nin çıkarları üzerindeki potansiyel yıkımları ve nispi olasılığını nasıl değerlendirdiklerini esas alan göreceli politika önceliğinin üç tür katmanına ayrılmış otuz ihtimal belirlenmiş durumdadır. Bu tür değerlendirmeler kaçınılmaz olarak öznel olsa da, katılımcıların olabildiğince tutarlı ve titiz olmalarına yardımcı olacak yönergeler sağlanmıştır. Bu anket sonuçlarında Kasım 2016’da ankete yanıt verenlerin de kapsamlı değerlendirmeleri yer almaktadır. Bundan dolayı, o zamanlardaki endişeler anlık olarak dikkate alınmalıdır. Dünya dinamik bir yerdir ve bundan dolayı risk değerlendirmeleri ve önceliklerin sıralanışı düzenli olarak güncellenmeye çalışılmalıdır. Bu nedenle, devam etmekte olan tüm çatışmalar çevrimiçi interaktif ‘Küresel Çatışma Takibi’ üzerinden yorumlanmalıdır.
Metodoloji
Önleyici Eylem Merkezi (CPA) 2017 Önleyici Öncelikler Anketi (PPS)’ni üç aşamada gerçekleştirmiştir:
1. Önleyici Öncelikler Anketi (PPS) Olasılıklarının Saptanması:
Önleyici Eylem Merkezi öneri almak üzere Ekim ayı ortasında yaptığı olası çatışmalar hakkındaki anket için çeşitli sosyal medya platformlarını ve blogları kullanmıştır. Önleyici Eylem Merkezi, muhtemel çatışmaların listesini Dış İlişkiler Konseyi (CFR)’nin kendi bünyesindeki bölgesel uzmanların yardımıyla, yaklaşık iki bin öneriden önümüzdeki on iki ay içinde geçerli olabilecek ve ABD’nin menfaatleri için potansiyel risk içeren otuz kadar makul olasılığı dikkate alarak daraltmıştır.
2. Dış Politika Uzmanlarının Katkıları:
Kasım ayının başında rastgele yapılan anket sonuçları yaklaşık yedi bin ABD’li hükümet yetkilisine, dış politika uzmanına ve akademisyene gönderilmiş bulunmaktadır. Her katılımcıdan genel talimatlara göre her bir ihtimalin ABD’nin çıkarı üzerindeki tahribatını ve olma olasılığını tahmin etmesi istenmiş durumdadır.
3. Çatışmaların Sıralanması:
Anket sonuçları sıralamasına göre puanlanmıştır. Daha sonra ihtimaller beraberindeki risk değerlendirme matrisindeki yerleştirmelerine göre üç önleyici öncelik katmanından birinde sıralanmıştır.
Tanımlar
ABD Çıkarına Etkisi ve Risk Oranı:
• Yüksek: ihtimal doğrudan ABD topraklarını tehdit etmektedir. Bu durum ABD’nin askeri müdahalesini anlaşma taahhütleri nedeniyle tetiklemesi muhtemeldir veya kritik ABD stratejik kaynaklarının tedarikini geciktirebilir.
• Orta: ihtimal Birleşik Devletler için stratejik öneme sahip fakat karşılıklı savunma antlaşması taahhüdünü kapsamayan ülkelerin etkilenmesidir.
• Düşük: ihtimal Birleşik Devletler için sınırlı stratejik önem taşıyan ülkelerde ağır/yaygın insani sonuçlar doğurabilir.
Meydana gelme ve patlak verme olasılığı:
• Yüksek: ihtimal 2017’de meydana gelmesi yüksek olasılıktır.
• Orta: ihtimal 2017’de meydana gelme şansı vardır.
• Düşük: ihtimal 2017’de meydana gelmesi düşük sanılmaktadır.
2017 Bulguları ve ABD için tehlike olguları:
Önceki araştırmalarda tanımlanan ihtimallerin çoğu 2017 için sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçen sene tanımlanan otuz ihtimalden yirmi biri riskli olarak yorumlanmıştır. Bununla birlikte, çok şey değişmiş ve birkaç bulgu ön plana çıkmıştır:
1. Katman öncelikleri olarak iki yeni ihtimal ortaya çıkmıştır.
a) Rusya’nın Doğu Avrupa’da devam eden iddialı davranışları sonucunda, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi devletle ciddi bir askeri çatışma olasılığı en büyük endişe halini almıştır.
b) Türkiye içinde veya komşu ülkelerde Kürt silahlı grupları ile Türkiye arasındaki çatışmanın yoğunlaşması da çok riskli ve önemli bir tehdit kaynağıdır. Bu iki ihtimal 1. Katman öncelikleri olarak diğer beşine katılır.
c) Birleşik Devletlere karşı büyük bir terörist saldırı ya da siber saldırı tehdidi, Kore yarımadasında bir kriz, Afganistan’da artan şiddet ve istikrarsızlık ve Suriye iç savaşının daha da tırmanması öncelikli tehditler arasındadır.
d) Bu yılki ankette dokuz yeni ihtimal görünmektedir. Filipinler’de ve Türkiye’de büyüyen otoriterizm ve siyasi istikrarsızlık, ikisi de II. Katman endişeleri olarak değerlendirilen, tamamen yeni ihtimaller arasındadır.
Ayrıca, Rusya ve NATO üyeleri arasındaki olası bir askeri karşılaşma II. Katman’dan I. Katman endişeye yükselmiş durumdadır, Hindistan ve Pakistan’ı ilgilendiren olası büyük bir askeri kriz artık II. Katman önceliği sırasındadır ve Venezuela’da sürmekte olan ekonomik ve siyasal krizin yoğunlaşması da III. Katman’dan II. Katman’a çıkmıştır.
• 2016’da en önemli öncelikler arasında olan dört olasılık şimdi 2017 için II. Katman’a taşınmıştır: Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde mülteci krizinden kaynaklanan siyasi istikrarsızlık bunların başındadır. Mezhepsel şiddet ve kendi kendini ilan eden İslam Devleti’nin neden olduğu Irak’taki kırılma, İsrailliler ve Filistinliler arasındaki artan gerginlik ve Libya’nın siyasal parçalanması öncelikli tehditler arasındadır. (Not: Açıkça Sünni-Şii çatıştırılması ve IŞİD’in İslam Devleti olarak tanımlanması tam bir saptırmacadır.) Geçen yıl belirlenen dokuz ihtimal 2017 için risk sayılmamıştır. Bunlar; Mısır’da artan politik istikrarsızlık, Meksika’da şiddetle ilişkili organize suçların tırmanması, Lübnan’da artan mezhep kavgaları, Ürdün’de büyüyen siyasi istikrarsızlık, İran ve Birleşik Devletler ve/veya müttefikler arasında bölgesel çatışmalar risk olmaktan çıkmıştır. Çünkü İran yumuşamaya ve Batı ile uzlaşmaya başlamıştır. Suudi Arabistan’daki politik istikrarsızlık, Rusya’da İslamcı militanlığın tırmanışı, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde mezhepsel şiddetin artması ve Myanmar’da mezhepsel şiddetin yoğunlaşması da 2017’nin öncelikli riskleri arasında sayılmamıştır.
Diğer dikkate alınmış DÜŞÜK endişeler şunlardır:
Anket otuz ihtimalle sınırlı olduğundan, hükümet kurmayları ve dış politika uzmanları dikkat gerektirdiği düşünülen ek olası krizleri önerme fırsatı bulmuşlardır. En çok belirtilenler aşağıdadır:
• Myanmar’daki Budistler ve Müslüman Rohingyalar arasında mezhepsel şiddetin yoğunlaşması (Masum ve savunmasız Myanmar Müslümanlarına yönelik soykırım karşılıklı bir mezhep çatışması gibi sunulmaktadır.)
• Bangladeş’te yabancılara ve sekülerlere (laiklere) yönelik şiddet ve saldırıların çoğalması(!?)
• Mısır’da artan siyasi istikrarsızlık, özellikle Sina Yarımadasında olmak üzere terörist saldırıların artması
• Nükleer anlaşmanın çökmesi üzerinden İran’la olası bir kapışma ihtimali
• Güney Osetya ya da Abhazya üzerinden Rusya ve Gürcistan arasında yeni bir çatışma olasılığı
• Suudi Arabistan’da siyasi ve ekonomik istikrarsızlık
Olasılığı ORTA, etkisi YÜKSEK olacak tehdit unsurları:
• Kuzey Kore’de Nükleer veya kıtalararası balistik füze (ICBM) silah testlerinin, bir askeri provokasyonun ya da iç siyasi istikrarsızlığın neden olduğu şiddetli bir kriz doğması
• Doğu Avrupa’da iddialı Rus davranışlarından kaynaklanan, Rusya ve NATO üyeleri arasında kasıtlı veya istenmeyen bir askeri karşılaşma olasılığı
• ABD kritik altyapılarına büyük çapta yıkıcı bir siber saldırı yapılması
• ABD topraklarında bir kitle imha terörist saldırısı veya gerek yabancı ülkelerde ya da ABD’de yetişmiş teröristler tarafından nükleer bombalar patlatılması
Olasılığı YÜKSEK, ama etkisi ORTA büyüklükteki tehditler sıralaması
• Afganistan’da Taliban isyanının devamlı güçlenmesinden ve olası hükümet çöküşünden dolayı artan şiddet ve istikrarsızlık ortamı
• Türkiye ile çeşitli silahlı Kürt gruplar arasındaki şiddetin komşu ülkeler İran, Irak ve Suriye’yi de kapsayacak şekilde yoğunlaşması
• Suriye’de savaşan taraflara dış desteğin artması sonucu dış güçlerin askeri müdahalesini de kapsayacak şekilde iç savaşın şiddetlenip yaygınlaşması
Meydana gelme şansı ORTA, etkisi de ORTA olacak tehdit konuları
• AB ülkelerinde; mülteci ve göçmen akını, artan iç huzursuzluk, izole edilen terörist saldırılar veya mülteci ve göçmenlere karşı şiddet ile azdırılmış siyasi istikrarsızlık boyutlar
• Büyük çaplı bir terörist saldırı ya da Hindistan yönetimindeki Keşmir’de artan huzursuzluğun tetiklemesiyle şiddetli bir Hindistan-Pakistan askeri karşılaşması
• Sünni, Şii ve Kürt toplulukları arasındaki siyasi farklılıklar ve şiddetli çatışmalar nedeniyle ve İslam Devletinin (DEAŞ’ın) varlığıyla da kötüleşen Irak’ın daha da parçalanması
• Sivillere karşı saldırılar, geniş çaplı protestolar ve silahlı karşılaşmalara sürüklenen İsrailliler ve Filistinliler arasındaki artan gerilimlerin tırmanması
• Libya’da artan şiddet ve dış askeri müdahale ile birlikte İslam Devletinin (IŞİD’in) varlığıyla kötüleşen siyasi kırılmalar yaşanması
• Pakistan’da birden çok militan grubun, hükümet ve muhalefet partileri arasındaki gerilimin neden olduğu artan iç şiddet ve siyasi istikrarsızlıkların artması
• Türkiye’de Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra gelişen sıkı yönetim kaynaklı siyasi istikrarsızlığın ülkede ve bölgede kaos ve kavgalara yol açması
• Doğu Ukrayna’da; olası Rus askeri müdahalesiyle Rus destekli milislerin ve Ukrayna güvenlik güçleri arasında şiddetin artması
• Ülkeyi daha da parçalayan Husilere karşı Suudi liderliğindeki askeri müdahaleden kaynaklanan, Yemen’deki yoğunlaşan iç savaşların kontrolden çıkması
(Not: Güya “tahmini riskler ve tehdit endişeli gelişmeler” diye sıralanan bu faktörlerin, bizzat ABD tarafından tertiplendiği gerçeğini asla unutmamalıdır.)
Olasılığı ORTA, tahribatı DÜŞÜK sayılan olasılıklar:
• Brundi’de siyasi krizin yoğunlaşması ve devlet güçleri, muhalefet grupları ve siviller arasında şiddetin tırmanması
• Seçimlerin ertelenmesinin yoğun şiddete dönüştüğü Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde büyüyen siyasi istikrarsızlığın devamı
• Hükümet baskısına yanıt olarak Etiyopya’da artan iç huzursuzluk ve etnik şiddetin artması
• Kuzeydoğudaki Boko Haram ile çatışmalara (ve Delta bölgesindeki diğer çatışmalara) bağlı olarak Nijerya’da yoğunlaşan şiddet ve siyasi istikrarsızlık
• Somali’de ve komşu ülkelerde devam eden eş-Şebab saldırıları
• Güney Sudan’da siyasi ve etnik bölünmelerden kaynaklanan iç savaşın, komşu ülkelere yayılma etkisinin istikrarsızlaştırmasıyla da yoğunlaşması
• Kral Bhumibol Adulyadej’in Ekim 2016’da ölümünün ardından kraliyet vesayetinin belirsizliği ve devam eden askeri yönetimden dolayı Tayland’da siyasi istikrarsızlık
• Başkan Robert Mugabe’nin varisi ile alakalı Zimbabwe’de geniş çaplı huzursuzluk ve şiddet olayları
Olasılığı da tahribatı da DÜŞÜK risk kaynakları
• Kolombiya’da hükümetle FARC arasındaki barış anlaşmasının çöküşünü takiben siyasi istikrarsızlık, ayaklanmanın yeniden başlaması
• Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesi üzerinden bir askeri çatışmanın patlaması
Aynı CFR’den “Amerika-İsrail ilişkilerini Onarma” önerisi çıkmıştı
Amerikan think tank kuruluşu CFR, “Repairing the U.S.-Israel Relationship” (Amerika-İsrail ilişkilerini Onarmak) başlıklı bir rapor yayınlamıştı. Amerika’nın dış politikasını ayarlayan en önemli think tank kuruluşlarından olan ve Siyonist emeller taşıyan Council Foreign Relations (CFR)nin, Amerika ve İsrail ilişkilerini ele alan raporu kafaları karıştırmıştı. Söz konusu raporun en dikkat çekici maddelerinden birisi Filistin’le alakalıydı. CFR’ye göre Amerika, İsrail’in Kudüs’te yerleşim birimleri inşa etmesine sıcak bakmalı, bunun yerine Filistinlilerin günlük yaşam kalitesinin arttırılmasına odaklanmalıydı.
İlgili raporun başlıca maddeleri şunlardı:
• Amerika ile İsrail arasındaki stratejik derinliğin daha fazla arttırılması adına çalışmalar yapılmalıdır. Amerika hükümeti İsrailli yetkililerle daha fazla buluşmalı, diyalog arttırılmalıdır.
• Amerika ve İsrail arasındaki savunma işbirliğini güçlü kılmalı, İsrail’e olan askeri yardım ve desteğini arttırarak İsrail’in güvenini daha fazla kazanmalıdır.
• Amerika ve İsrail ekonomik işbirliğini genişleterek ortaklığı üst seviyeye çıkarmalıdır.
• Amerika, İran’a nükleer çalışmalar kapsamında baskı uygulamalıdır. Bu doğrultuda İran’ın denetim ve kontrol altına alınması adına Amerika ve İsrail ortak çalışmalar yapmalıdır.
• Amerika, İsrail’in Kudüs’te yerleşim birimi inşa etmesine uluslararası arenada ses çıkarmamalı bunun yerine Filistinlilerin günlük yaşam kalitesinin arttırılmasına odaklanmalıdır.
Belki şaşıracaksınız, ama 07 Ocak 2017 tarihli Akit Gazetesindeki “Ah, İsrail, vah İsrail” yazısında Abdurrahman Dilipak da bizzat İsrail’e CFR’ninkine benzer nasihatlerde bulunmakta, bir nevi “İşgal ettiğiniz yerleri korumaya bakın, Filistin’le göstermelik bir barışa yanaşıp bazı haklar tanıyın, başınıza daha büyük işler açmayın!” demeye çalışmaktaydı.
Putin’in Suriye ile ilgili flaş kararı neyi amaçlamıştı?