CİHADIN ANLAMI, AMACI VE ÜMMETİN İHTİYACI

988
Paylaş:

18 Şubat 2018

Bizleri, kendi rızası ve Hak davası istikametinde bir araya getiren ve Ankara’mızın Kızılcahamam ilçesinde bu sohbet ve seminerleri nasip eden Yüce Rabbimize sonsuz şükürler ederek başlıyorum. Çünkü Kur’an’da “Eğer şükrederseniz, (nimetlerimi) artırırım” buyurulmaktadır.

Milli Çözüm Ekibinin sadık ve sağlam mensupları olarak, tüm hanımefendi ve beyefendi kardeşlerime ve sevgili gençlerimize hoş geldiniz diyorum, hepinize sağlık, afiyet ve hayırlı hizmetler diliyorum. Özellikle, bu kampımızın ayarlanmasında, uygun yer bulunmasında ve masraflarının karşılanmasındaki büyük katkılarından ve fedakârlıklarından dolayı, başta çok değerli kardeşim Necmettin Musa olmak üzere bütün Konya ekibimize, sohbet notları ve dosyaları hazırlayan Osman Eraydın ve İzmit ekibimize, organizasyonun desteklenmesinde büyük gayret gösteren Nevzat Gündüz, Ali Çağıl ve Gebze ekibimize, her türlü gayret ve fedakârlığı her fırsatta gösteren İstanbul ekibimize, 20 kişiye yakın katılımla bizleri sevindiren Necati Akgül ve Elazığ ekibimize ve diğer bütün değerli temsilcilerimize ve takipçilerimize en içten sevgi ve saygılarımı arz ediyorum.

Cenab-ı Hakk’ın birbirine irtibat ve ittihatlarını sağlayıp takdir buyurdukları yüzlerce sebeplerden bir iki tanesi kopsaydı, bizler şimdi burada olamayacaktık.

Hz. Peygamber Efendimizin: “Kim ki ayakları Allah yolunda tozlanır-yorulursa, o ayaklar (ve onların taşıdığı vücut) cehenneme haramdır” hadisinin müjdesine Rabbim bizleri de katsın.

Çeşitli illerden Kızılcahamam’a gelirken, geçtiğimiz yolları, dağları, ovaları ve buralardaki tüm varlıkları Rabbim bizlere şahit ve duacı yapsın: (Amin)

“Küçük (olsun) büyük (olsun) her türlü infak yapmaları, (cihat ve davet amacıyla) bir vadiyi geçmek (gibi Allah yolunda yorulmaları), mutlaka onların lehine yazılır ki, yaptıklarının en güzeli ile karşılık görsünler (diyedir).” (Tevbe: 121)

Zalimlerle ve hainlerle mücadele etmek bize izzet ve fazilet kazandırır:

“(Allah şunun için zahmet ve sıkıntı günlerini uzatıyor ve zaferi geciktiriyor:) İnkârcılarla mücadele edin ve çarpışın ki, sizin ellerinizle onların cezasını versin, onları rezil ve perişan etsin, sizi onlara üstün getirsin ve iman ehlinin göğsüne huzur ve şifa eriştirsin.”

“Ve kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tövbesini kabul edendir. Allah Alimdir (her şeyi hakkıyla Bilendir), Hüküm ve Hikmet sahibidir.” (Tevbe: 14-15)

Cihat bu şartlarda Farz-ı Ayn’dır:

“(Ey mü’minler) Hoşunuza gitmediği (rahatına ve dünya hayatına düşkün nefislerinizin istemediği) halde (imtihan sırrı, haysiyet ve hürriyetinizin korunması amacıyla) Kıtal (savaşıp vuruşmak) üzerinize yazıldı (farz kılındı). Aslında hoşlanmadığınız bir şey, belki de sizin için hayırlıdır; sevdiğiniz ve arzuladığınız bir şey de, olur ki sizin için şerli ve zararlıdır. (Her şeyin doğrusunu ve hayırlısını) Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara: 216)

Peki, cihat nedir?

Ülkemizde, bölgemizde ve yeryüzünde Hak ve adaleti hâkim kılma, huzur ve hürriyeti sağlama; her türlü zulmü ve sömürüyü ortadan kaldırma amacıyla yapılacak fikri, siyasi ve askeri çabaların tamamının adıdır. Ülke içinde fikri ve siyasi cihad yapılır; Ülkemize, devletimize ve milli birlik ve dirliğimize saldıran düşmanlara karşı ise elbette kıtal yani çarpışma ve askeri cihad yapılır.

Aziz Erbakan Hocamızın veciz ifadesiyle: “Hayat; iman ve cihattır.” Cihat: Hakkı tanımak, Hakkı savunmak ve Adil Düzen kurulsun diye çabalamak, yaratılışın en önemli amacıdır; iman ve cihad ruhu ve şuuru olmayan bir hayat “meyyiti müteharrike” yani yürüyen cenazeden farksızdır.

Kelime-i şehadet: Namaz, Oruç, Zekât ve Hacc gibi bütün ibadetler ve tarikatlerdeki tasavvufi terbiye yöntemleri; hepsi bir nevi cihada hazırlık ve alt yapıdır. Kelime-i şehadet; Hakkı ilan etmeyi öğretir. Namaz; teşkilat disiplinine girmeyi ve emir komuta içinde hareket etmeyi öğretir. Oruç; inancı ve davası uğrunda açlığa ve sıkıntılara göğüs germeyi öğretir. Hacc; evini, ailesini terk edip cihat yolunda çeşitli fedakârlık ve zorluklara direnmeyi öğretir. Zekât; malını ve kazancını Allah yolunda severek vermeyi öğretir. Bunun için, namaz kılar gibi, zikir yapar gibi cihada ve tebligata katılmalıdır. Hacc’da tekbir ve telbiye tekrarlar gibi slogan atılmalıdır, zaten sloganlarımızın çoğu ayet ve hadis meali olmaktadır. Cumaya, bayrama, Hacca katılır gibi, mitinge, sohbete, seminere koşmalıdır. Toplantıda, kampta, namazdaki, Ramazan’daki gibi davranmalı, dava kardeşlerimizin kusuruna bakmayıp bağışlamalıdır. Bu günlerin ve gecelerin hepsini Kadir, dost ve yoldaşlarımızın her birini HIZIR bilip, duasını almalı, iyilik ve ikram yapmalı, bu fırsatları elden kaçırmamalıdır.

Namaz dinin direği ise, cihat dinin zirvesi-çatısı konumundadır.

Cihat; namus ve onurumuzun, hürriyet ve huzurumuzun sigortasıdır. Şerefini, haysiyetini, evini, ailesini korumak isteyen cihada sarılmalıdır.

Cihat; kaza ve belaları savuşturmak, musibet ve hastalıklardan kurtulmak için en önemli vesile ve vasıtadır.

Cihat’ın en büyüğü ise, zalim düzenlere ve hain yöneticilere karşı Hakkı haykırmak ve bu konuda çeşitli sıkıntılara katlanmaktır ki işte Hamdolsun Milli Çözüm Ekibi bunu yapmaktadır.

Fiili ve askeri cihadı, yani milli savunmamızı ise Peygamber ocağı, şehitler ve gaziler otağı kahraman Ordumuz yapmaktadır ve hele gözleyin daha ne destanlar yazacaktır, inşaallah.

Sonsuz saadetin ve Cennetin fiyatı, cihattır!

“Öyle ise dünya hayatını (nefsi rahatını ve menfaatini) satıp, karşılığında ahireti kazanmak isteyenler, Allah yolunda cihat etsinler. Kim Allah yolunda (çalışır ve) çarpışırken (eceliyle veya zalimler eliyle) öldürülürse, veya (düşmanlara) galip gelirse, (her iki halde de) Biz ona büyük bir ecir (sonsuz bir mutluluk ve mükâfat) vereceğiz.”

“(Ey Müslümanlar) Size ne oluyor (ve nasıl bir vicdani sorumsuzluğa kayıyorsunuz) ki; “Ya Rabbi, ehli ve idarecileri zalim olan şu ülkeden (ve şu düzenden) bizi kurtar, bize Kendi katından bir sahip gönder ve bize Kendi rahmetinden bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran, erkek kadın ve çocuklardan oluşan aciz ve çaresiz kimseleri kurtarmak için Allah yolunda çalışıp çarpışmıyorsunuz? (Bu duyarsızlık ve nemelazımcılık imani ve vicdani bir tavır değildir). Not: (Bugün Anadolu’muzdaki milyonlarca Suriye’li sığınmacının; Afrika’da, Asya’da ve Güney Amerika’daki milyonlarca aç, biilaç, çıplak ve muhtaç Müslümanların ve farklı din ve kavimden nice mazlum ve mağdur insanların ezilmesine ve sömürülmesine yol açan bu zalim ve Siyonist sistemi yıkacak ve yeryüzünde Adil bir Düzeni kuracak niyet ve gayreti taşımayanları Cenab-ı Hakk bu ayetle ve şiddetle ikaz etmektedir.)” (Nisâ: 74-75)

Hadis-i Şerif: Sahabe-i Kiram, Aleyhisselatü Vesselam Efendimize sordular: “Cihadın yüksek fazilet ve faydalarını öyle güzel ve etkili anlattınız ki, peki bunları yapmazsak, hiç değilse onlara denk gelecek başka amelleri bize öğretir misin Ya Resulallah?” Hz. Peygamberimiz onlara: “Allah’ın sadık ve seçkin kulları Hak hâkim olsun, zulüm ve küfür saltanatı yıkılsın diye cihada çıkanlar ve bir ömür Hak yolunda çalışıp çırpınanlar, evlerine geri dönünceye kadar, sizlerin camiye kapanıp gece gündüz ibadet yapmaya ve sürekli oruç tutmaya gücünüz yeter mi? Dediler ki: “Hayır Ya Resulallah, bunu hiçbirimiz yapamayız.” Efendimiz: “Öyle ise cihada denk bir amel bulamazsınız; yani ya cihat yaparsınız, ya mahrum kalırsınız!..”

Cihadın zorluklarından ve Hak davadan kaçanlar münafık, cesaret ve gayretle şeytani güç odaklarına karşı Hakkı haykıranlar sadıklardır.

“O sırada münafıklar ve kalbinde maraz olanlar: “Allah ve Resulû bizi boş ve imkânsız (zafer ve ganimet) vaadleriyle (oyalayıp aldatıyorlar)” diyerek (fesatlık yapmış ve kafaları karıştırmışlardı).” (Ahzab: 12)

“(Sadık ve sağlam) Mü’minler ise (düşman) birliklerini gördükleri zaman (korkuya kapılmadan) dediler ki: “Bu, Allah’ın ve Resulû’nün bize vadettiği (ve haber verdiği) şeydir (zalim ve güçlü saldırganları yenmek için bize manevi yardım edilecektir); Allah ve Resulû doğru söylemiştir.” Ve (bu tehdit ve tehlikeler) sadece onların imanlarını ve teslimiyetlerini artırmaktan (başka sonuç doğurmamıştır).” (Ahzab: 22)

Cihadın üstünlük farkı ve cihadı terk edenlerin zalim sayılması!

“(Göstermelik hayır dağıtmaktan ve reklâm amaçlı cami yaptırmaktan öte) Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ı onarmayı (bile), Allah’a ve ahiret gününe iman edip (sevabını sadece O’ndan umarak) Allah yolunda cihat edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Cihatla diğer hayırları bir tutmakla aldanmaktasınız. Bunlar) Allah katında asla bir olmazlar. Allah (Hakk hâkim olsun ve insanlar huzura kavuşsun diye yapılması farz olan cihadı terk ederek) zulmeden bir topluluğu hidayete ulaştırmayacaktır.”

“İman edenlerin, hicret edenlerin ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin, Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte (asıl) ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.” (Tevbe: 19-20)

“(Ey Habibim) De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeş ve arkadaşlarınız, hanımlarınız, kavm-ü kabileniz-hısım akrabanız, kazanıp yığdığınız mallarınız, bozulmasından korktuğunuz ticaret ve tezgâhınız (memuriyet ve meslek sahanız), pek hoşlandığınız ev ve apartmanlarınız… Şayet (bütün bunlar) size Allah’tan ve Resulûnden ve O’nun yolunda cihat etmekten daha sevgili ve kıymetli ise… Devamını okumak için tıklayınız.

    Güncel makalelerimizden istifade etmek istiyorsanız lütfen aşağıdaki kutuya e-mail adresinizi yazarak bize gönderiniz.