26 Ağustos 2019
Türkiye’nin haklı bir gerekçe ile Suriye sınırımız boyunca bir barış koridoruoluşturmak ve PKK-YPG’nin terör saldırılarını savuşturmak üzere; Suriye’nin kuzeyine (Fırat’ın doğusuna) yapacağı bir askeri müdahaleyi, Washington Post; “Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyini İŞGAL EDECEĞİ” şeklinde haber yapmıştı. Yetmez; sınırdaki El Haseke bölgesinde, YPG-PYD-PKK için kendilerinin hazırladıkları beton tünellerin fotoğraflarını yayınlayıp, “Türk askerinin buralardan geçemeyeceğini” vurgulamış ve bir nevi gözdağı vermeye çalışmıştı.
MSB Hulusi Akar’ın, ABD askeri heyetine: “Ya güvenli bölge teklifimiz dikkate alınır ve sorumluluğu Türkiye’ye bırakılır veya o bölgeye müdahale etmemiz kaçınılmazdır. Gerekirse inisiyatif kullanacağız, artık tahammülümüz kalmamıştır!”mealindeki muhtıra gibi mesajı, bizleri oldukça umutlandırmıştı.
Ama maalesef; Fırat’ın doğusuna (Kuzey Suriye topraklarına) yönelik barış koridoru oluşturma niyetli askeri operasyonların, sonunda ABD ile birlikte yapılacağı açıklanmıştı. Bunun anlamı; PYD-PKK teröristleri, silahlarıyla birlikte 35 km içeride hazırlanan bölgelere kaydırılacak; buralarda özel statülü bir özerk Kürdistan oluşumuna dolaylı meşruiyet ve resmiyet kazandırılacak ve güvenlik koridoru, ABD ile Türkiye’nin ortak kontrolünde olacaktı. Bu durum; Suriye’nin fiilen parçalanması, Büyük İsrail’e zemin hazırlanması ve Türkiye’nin ABD’nin bölge politikasına alet olunması konusundaki kuşkularımızı arttırmaktaydı. Üstelik Türkiye;“Suriye’yi işgal eden ülke” ithamına muhatap olacak, siyasi ve diplomatik sorunları tek başına sırtlayacaktı.
Suriye’de Güvenlik Koridoru Hesapları ve Amerikan Ayısıyla Çuvala Girme Hazırlığı!?