30 Eylül 2018
Kur’an-ı Kerim; sadece Arapça lafzını okumak için değil, O’nu anlamak, emir ve yasaklarına uymak, ahlakıyla ahlaklanmak ve ahkâmını hayata hâkim kılmak üzere çabalamak için gönderilmiştir. Yani ölülerden önce “Diri olanları inzar ve ikaz edip (Hak’ka ve hayra yönlendirilmeleri), inkârcıların da (hiçbir mazerete sığınma gerekçesi kalmamak üzere, azap) sözlerini hak etmeleri için” indirilmiştir. (Yasin: 70) Kur’an’daki emir ve yasaklar, olgun ve onurlu bir ahlaka sahip olmak ve başkalarının temel insan haklarına saygılı davranmak amacıyla, hayatımızı disiplinize eden, İlahi imtihan ve adalet ölçüleridir.
Hz. Mevlana’nın: “Kur’an kapalı ve nazlı gelin gibidir; yüz görümlüğü vermeden, gizli özellik ve güzelliklerini sana açmasını beklememelidir” sözü ne kadar hikmetlidir. “Siz Allah’tan korkup (kötülüklerden) sakınırsanız, O size “Furkan” (doğruyu yanlıştan, Hak’kı Batıl’dan, mü’mini münafıktan ayıran feraset nuru) verir.” (Enfal: 29) ayeti bu gerçeği haber vermektedir.
Mevlana’ya; “Şu adam; hangi kelimenin, Kur’an’ın hangi suresinde, hangi sahifesinde ve hangi ayet içerisinde olduğunu bilecek kadar tam hafızdır” diye gösterilince, “Güzel, cevizleri saymayı ve sıralamayı çok iyi öğrenmiş, acaba kırıp bir tanesini de yemiş mi? (Yani İlahi mana ve mesajını da idrak etmiş mi?)” yanıtını vermiştir.
Ahmet Hocamız da: “Arapça bilmek gereklidir, ama yeterli değildir, çünkü “Allahça” öğrenmeden, Kur’an’ın sırrına erişilemeyecektir” sözleriyle bu hikmete dikkat çekmiştir.
Seyyid Ahmet Er-Rufai Hazretleri, şu beş sınıfa Kur’an’ın hikmet kapısının açılmayacağını belirtmektedir:
1- Yarın endişesi taşıyanlara (yani tevekkül ve teslimiyeti olmayanlara),
2- Amirlere, hükümet yetkililerine ve zenginlere sadece dünyalık umarak yaklaşanlara,
3- Din gayreti ve dost hassasiyeti bulunmayanlara,
4- Kur’an’ı ciddiye alarak, ihtiyaç ve iştiyak duyarak, ayetler üzerinde yoğunlaşmayanlara,
5- Gizli açık günahlardan sakınmayanlara, o İlahi hikmet ve manevi lezzet yolları kapalı demektir.
Müspet ilimleri ve manevi teknoloji sonucu erişilen yaratılış mucize ve belgelerini bilmeden de, Kur’an-ı Kerim’i tam anlamak mümkün değildir.
Her insandan, bize yönelik sevindiren veya üzüntü veren davranışın arkasında, Cenabı Allah’ın bir sıfatının tecellisini ve onunla bizi terbiye veya teselli ettiğini düşünmek… Ve yine karşılaştığımız her olayın, mutlaka Allah tarafından yaratılıp, bizi imtihan kastıyla başımıza geldiğini bilmek ve ona göre uygun ve olgun bir tavır sergilemek de, Kur’an’ın hikmet kapılarını açan bir anahtar gibidir. Örneğin; kusurlarımızı söyleyen, hatta haksızlıklarımız nedeniyle bize hakaret eden kimselerde, Allah’ın “Müntakim” (intikam alıcı) isminin tecelli edip bizi uyarıp hizaya getirdiğini, bize ilim ve edep öğretenlerde, Allah’ın “Rabb” isminin tecelli edip bizi eğittiğini kabul etmelidir.
Bir hocamız; “beden gözünü kirletenlerin, hikmet ve basiret gözünün körleneceğini ve Kur’an’ın manevi hazinelerini göremeyeceğini” söylemiştir. Bu nedenle ahlaksız yazılar ve porno yayınları izlemek, hem vebaldir, hem de ruhumuzu kirleten bir şehvet tahrikidir.
Haramı seyretmek ve düşünmek, kalbi ve aklı küllendirir!
İsra suresinin 32. ayetinde Cenab-ı Hak, “Sakın zinaya yaklaşmayın!” hükmünü vermiştir. Buradaki “Yaklaşmayın” emrinden hareketle, İslam fıkıh alimleri insanı zinaya götürebilecek her türlü amelin ve girişimin yasak ve tehlikeli olduğunu ifade etmişlerdir. Müstehcen resim veya görüntülere bakmak da bu kategori içinde değerlendirilmelidir. Öyle ise, bu tür resimleri seyretmek ve porno filmler izlemek asla caiz değildir.
Özellikle cinsel tahrikin ve müstehcenliğin önemli bir ticari sektör haline geldiğini, gençlerin tabii cinsel eğilimlerinin sınırsızca ve sorumsuzca teşvik ve tahrik edildiği ve giderek anormal ve gayrimeşru tatmin yollarının yayılma özelliği gösterdiği toplumlarda, insanların ve hele genç kuşakların şehevî duygularına hâkim olamadıkları ve şeytanları bile utandıracak yollara ve yöntemlere kaydıkları çok acı ve alçaltıcı bir gerçektir. Bu nedenle bireylerin ahlaksızlığına, cinsel dürtülerin açığa çıkmasına neden olacak video, oyun gibi şeyleri yapmak, satmak, almak ve bakmak günümüzün en yaygın ahlaki zafiyetidir.
Kur’an-ı Kerim’de hem erkeklerin hem de kadınların harama bakmamaları, edep yerlerini iyice örtülü tutup, iffet ve namuslarını korumaları emredilmektedir.
“Mü’minlere söyle: ‘Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah, yaptıklarından haberdardır.” (Nur: 30)
“Mü’min kadınlara söyle: ‘Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah’a tövbe edin ey mü’minler, umulur ki felah bulursunuz.” (Nur: 31)
Hz. Peygamber (sav) de, “…gözlerin zinası şehvetle bakmaktır…” (Buhari, “Kader”, 9; Müslim, “Nikâh”, 44) buyurarak harama bakmanın, zinaya götüren fiillerden olduğu için caiz olmadığını belirtmiştir. Bu itibarla, erkek veya kadının, birbirlerini tahrik edici hal ve hareketlerde bulunmaktan da kaçınmaları gerekir.
Erotik sahnelerin seyredilmesi, kişinin manevi hayatını da olumsuz yönde etkileyecek, onu çok rezil ve zelil düşürecek girişimlere itecektir. Üstelik porno alışkanlığı zamanla bağımlılık ve tutku haline gelerek, birtakım ahlaki zaafların ve hiç istenmeyen durumların ortaya çıkmasına sebeptir, sonunda dünyası da, ahiret hayatı da mahvolabilir. Bütün şehevi günahlar, ahlâkî bozulmalar ve ailevi tahribatlar; önce müstehcene bakışla yerleşmekte, sonra gelişip fiili günahlara dönüşmektedir. Üstelik gözler baktıklarının resimlerini de çekerek, hayal arşivinde depo etmektedir. Şuur altına yerleşen ve şeytanın teşvikiyle depreşen bu ahlaksız görüntüler o kişinin beynini ve kalbini kuşatıp yönlendirmektedir. Hatta öyle ki, güzel bir kadına rast gelmesi veya herhangi bir kız ve erkek çocuk görmesi bile onu hemen tahrik edebilmekte, çok sapkın düşünce ve eylemlere sürükleyebilmektedir.
İşte bu nedenle; “ahlaksız sözler, işler ve yönelişler” anlamındaki “fahşa” kelimesi Kur’an-ı Kerim’de 30 kadar yerde geçmekte ve kötülenmektedir. Çünkü fuhşiyat şeytanın en etkili tuzağı gibidir. (Nur: 21) ve toplumda fahiş işlerin yaygınlaşmasına çalışanlar, buna fırsat ve ruhsat tanıyan iktidarlar, dünyada ve ahirette azap ehlidir. (Nur: 19)
Porno müptelalığı, ibadet huzurunu ve imtihan şuurunu körletip kirletir
“Sonra arkalarından öyle (kötü) nesiller türedi ki, namazlarını zayi ettiler (ibadet ve istikamet duyarlılığını kaybettiler) ve şehvetlerine kapılıp gittiler. Elbette bunlar azgınlık ve sapkınlıklarının cezasını yakında göreceklerdir.” (Meryem: 59) ayetinde “namazı kökten terk ettiler” denilmeyip “şehvet düşünceleri yüzünden namazdaki kalbi huzuru ve manevi urucu (miraç) yitirdiler” buyrulması hakikati, günümüzde maalesef aynen tezahür etmektedir. Mü’minlerin çoğu görünüşte namazı kılıp “eda” (dal ile) görevini yerine getirmekte, ama yaygın bir gaflet ve şehvetle “eda’a” (dat ile) yani zayi ettiğini fark etmemektedir.
Bir kötülüğün ve ahlaki çirkinliğin oldukça yaygınlaşması ve pek çok insan tarafından yapılmış olması; veya kanunen serbest bırakılması, onun vebalini hafifletmemekte, günahı mübah hale getirmemektedir!
Şeytan bazılarını böylesi bahanelerle aldatıp, porno gibi günahlara cesaret vermekte ve şehvet tuzağına sürüklemektedir. “Canım bunu herkes yapıyor, bu yol resmen herkese açık bulunuyor” diyerek, kumarhanelere ve genelevlere gidilemeyeceği gibi, insanı şehvet budalası ve porno müptelası yapacak ahlaksız görüntüleri seyretmek de, asla caiz değildir. Porno belasından toplumu uzak tutmak, en başta devletin kurumlarının, iktidarların, okulların ve anne babaların bugün en önemli ve öncelikli görevi haline getirilmelidir.
Hz. Yusuf Misali:
“Ey Rabbim, (iftiraya uğrayıp) zindan(a girmek bile) bu (kadınların) beni davet ettikleri şeyden (zina etmekten) daha sevimli (ve şereflidir.)” (Yusuf: 33) demeden ve her an huzurunda bulunduğu Yüce Allah’tan hayâ edip, böylesi rezilliklerden vazgeçmeden, imanın lezzetini ve izzetini, Kur’an’ın da hikmet ve hakikatini hissetmek nasıl mümkün olabilir? Ahlaksız görüntülerin, resim galerisine çevrilen bir gönülde, Rabbin hikmet tecellileri nasıl zuhur edebilir? Manevi hürmeti ve ahlaki edebi olmayanlar, ruhani miraç olan namazından ne kadar fayda görebilir?
Samimi tevbe edenler, nefis ve şeytanla ciddi mücadeleye girişenler kötü alışkanlıklarından kurtulabilir
Şeytanın en büyük hilelerinden birisi de “insanlara, alıştıkları kötülükleri artık bırakamayacakları kanaatini” vermesidir. Oysa samimiyetle tevbe edenler, Allah’ın izniyle her türlü günahtan kurtulabilir.
“Ancak tevbe eden, (gerçekten) iman edip (Allah’a yönelen) ve salih amellerle (ömrünü) değerlendirenler (var ya); işte onların kötülük ve günahlarını Allah iyiliklere çevirecektir, Allah bağışlayıp affedici ve merhamet edip esirgeyicidir.” (Furkan: 70) Ayeti, ciddi bir pişmanlıkla tevbe eden ve şeytani dürtülerine direnen kimselerin, affedilmesinin de ötesinde, “seyyiatlarının hasenata tebdil edileceği” yani yaptıkları kötülüklerin silinip, amel defterlerine hep iyiliklerin yerleştirileceğini müjdelemektedir. Bu ayet, şuuraltına gizlenmiş çirkin görüntü ve dürtülerin, Allah’ın bir lütfu olarak temizleneceğine de işarettir. Çünkü Yüce Rabbimiz, eğer affetmeyi ve kötü huylarımızı ve bağımlılıklarımızı, iyi ve verimli ahlaka çevirmeyi dilememiş olsaydı, bize tevbe etmeyi emretmezdi.
İslam’sız ve Kur’an’sız, gerçek ahlaka ulaşmak mümkün değildir!… Devamını okumak için tıklayınız.